Ayakkabı sektörünün önemli Sivil Toplum Kuruluşlarından biri olan Ayakkabı Yan Sanayicileri Derneği (AYSAD) ve bu derneğin her sene iki kere gerçekleştirdiği Ayakkabı Yan Sanayicileri Fuarı (AYSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Sait SALICI ile LONCA Business Network Dijital ve Basılı Medya Mecrasının okurları için röportaj gerçekleştirdik.
AYSAD ve AYSAF Yönetim Kurulu Başkanlığını yıllardır devam ettiren Sait SALICI, aynı zamanda İstanbul Ticaret Odası Ayakkabı ve Ayakkabı yan Sanayi Komitesi ve Meclis Üyesi.
Başkanım AYSAD Derneğinin mottosunu “Moda Yan Sanayide Başlar, Yan Sanayi Olmadan Ana Sanayi Olmaz” diye ilan etmişsiniz. Bu Motto ile Ana Sanayiyi besleyen yan sanayideki KOBİ ve her ölçekten işletmeleri dernek bünyesinde toplayıp onların gelişmesi büyümesi için senede iki fuar ve çok çeşitli etkinlikler yapıyorsunuz.
LONCA Business Network Dijital ve Basılı Medya Mecrasının okurları için söyleşimize Yönetim Kurulu ve Dernek Çalışanlarınızla birlikte büyük emek verdiğiniz AYSAD ile başlayalım. AYSAD’’ın Kuruluş Amacı ve Tarihçesi Hakkında Bilgi Verebilir misiniz?
Derneğimiz 1988 yılında o dönemin bütün yan sanayicilerini bir araya getirmek üzere değerli sanayicilerimizin, büyüklerimizin kurmuş olduğu bir sivil toplum kuruluşudur. Bizler de onlardan aldığımız bayrakla sektörümüze hizmet etmek adına elimizden geleni yapıyoruz. Yaklaşık 36 yıllık bir dernek, yönetim kurulu üyelerimizin de hepsi yan sanayicilerden oluşuyor.
AYAKKABI YAN SANAYİ DEYİNCE AKLIMIZA NE GELMESİ LAZIM?
Taban geliyor, deri geliyor, bağcık-toka geliyor, iç tabanı-astarı geliyor, içindeki tekstili geliyor, suni derisi geliyor, süngeri geliyor. Yani en az 39 parçadan oluşuyor. Dolayısıyla bunları oluşturan firmaların çoğu da bizim derneğimizin üyeleri.
DERNEK ÜYELERİNE BAŞKA NE HİZMETLER YAPIYORSUNUZ?
Gündemdeki konulardan olan ithalat, ihracat konuları ağırlıkta tabi ki buradaki üretilen bir ürünün korunması, buradaki üreticiyi korumak adına; çünkü burada bir yatırım yapılmış, emek verilmiş, onu korumak için bizler ne yapıyoruz? Bununla ilgili başvurularımızı gerek bakanlığa gerek ilgili yerlere gerekse ekonomi yönetimine yapıyoruz. Aynı konularla ilgili olarak dün Ankara’daydık. Bir köprü görevi görüyoruz, izah ediyoruz, anlatıyoruz. Ekonomi yönetimi de ona göre bir yol alıyor.
Ayrıca B2B’ler yapıyoruz. Özellikle de yurt dışında belirli ülkeler seçiyoruz. Oralara buradaki firmalarımızı götürüp buluşma ayarlıyoruz. Bu kapsamda buluşmalar ve ürünlerin tanıtımları oluyor.
TÜRKİYE’DEKİ AYAKKABI YAN SANAYİ SEKTÖRÜNÜN MEVCUT DURUMU HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Türkiye’de son günlerde sanayici zor günler yaşıyor. Nasıl derseniz; yüksek enflasyon, düşük kur ve yüksek faiz arasında kalmış bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyor. Yan sanayimiz, hatta ayakkabı üreticilerimiz de aynı şekilde. Bir de uzak doğu gerçeği var. Genel anlamda baktığımızda bizler ucuz ürünlerde rekabetçiydik fakat şimdi artık oradaki ucuz ürünlerde de rekabetçiliğimizi kaybettik.
Peki, ne yapacağız, biz bu işi bırakacak mıyız? Hayır bırakmayacağız. Artık katma değerli ürünler ve biraz daha yüksek teknoloji ürünler yapalım. Orada daha rekabetçi olabiliriz, orada şansımız var. Ama ucuz ürünlerde rekabet şansımız yok.
AYSAD’IN GELECEKTEKİ HEDEFLERİ VE PROJELERİ NELER?
Esas gözetmemiz gereken konu üyelerimizin ve sektörün menfaatleri. Onları korumak adına bizler zaten özellikle yönetim kurulu ile beraber ki hepsinin ayrı ayrı görevleri ve komiteleri var ve hepsi bir dernek başkanı gibi çalışıyorlar. Gerçekten güçlü bir kadromuz var. Ekip çok önemli, biz yola çıkmadan önce yoldaşlarımızı seçtik.
39 parçayı oluşturan işletmeleri bir sistemin içinde bir araya getirmek çok kolay olmadı. Ülkede veya dünyada yaşanan tüm sıkıntılara rağmen sektörü ayakta tutmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız sıkıntılar var. Sektöründe sıkıntıları var. İthalat sıkıntısı var. Çin veya uzakdoğu rekabeti var. Dolayısıyla bunların hepsinden çıkmak için ve üyelerimizin ticaretini, ülkemizin ihracatını artırmak için uluslararası fuar düzenliyoruz.
Şimdi sıra geldi fuara. Bizim fuarlar gerçekten ticaretin can damarları, buluşma noktaları. Dolayısıyla da bu fuarda da geçen seneye göre büyüdük.
FUARIN BU SENEKİ TEMASI NEDİR? FUARDA KATILIMCILARI VE ZİYARETÇİLERİ NELER BEKLİYOR?
Bizim fuarlar aslında sadece fuar değil. İnsanlar oraya geldiklerinde de panellerle karşılaşsın; Workshoplar, etkinlikler, konuşmalar, hatta farklı konuşmacılarla bir şov alanına dönüştürmek istiyoruz. Fuarda, gerek sektör, gerek sektörün dışında kişiler gelen insanlara bilgi verecek aynı zamanda insanların da feyz alacağı tarzda kişileri çağırıyoruz. Ayrıca, Aysaf Talk’sımız var. Orada konuşmalarını yapıyorlar, anlatıyorlar. Önümüzdeki fuarda da özellikle kadınların, gelip yaptıklarını ve yapacaklarını paylaşacakları bir alan oluşturuyoruz. Onun haricinde yine böyle workshop çalışmaları var, güzel resim çalışmaları var. Orada devamlı modelist arkadaşlarımız var ve onlar devamlı ayakkabıların modellerini çıkartıp çalışma yapacaklar.
“Tasarlıyoruz Dericesine” dediğimiz bir tasarım sergisi düzenliyoruz:
Dedik ki “Tasarlıyoruz Dericesine” ve bu davetimize yaklaşık 150 kişi başvurdu. Kendi tasarımlarını çanta, ayakkabı, terlik vb. üretilecek ürünlerden ne varsa bu tasarımları sergileyip görücüye çıkaracağız. Fuar sonunda bu sergide yer alan tasarımlar arasında en çok beğenilenlere güzel de bir ödül vereceğiz.
Yani oraya geldiğinde insanlar, ürüne baksınlar, etkinliklerle karşı karşıya gelsinler diye böyle bir etkinlik alanı oluşturduk.
Bu çok güzel bir şey, özellikle tasarım konusu. Hem katılımcı şirketlerin, hem ziyaretçilerin çoluk çocuğu, çalışanı, ailesi gelip babaları, dayıları, amcaları, kuzenleri ne iş yapıyor görsünler. Nerelerden geliyor? Nasıl aşamalardan geçiyor?
Fuar katılımcıları ticaretlerini ön planda tutmak zorunda, fuarın, uluslararası özelliği de var. Fuarı yaklaşık 25-30 bin kişi ziyaret ediyor. Çevrimiçi kayıtlardan gördüğümüz kadarıyla özellikle Avrupa bölgesinden şu an için bir talep fazlası var.
Her fuarda bir önceki fuarın üstüne koyuyoruz. Özellikle yabancı katılımcıyı çekmeye çalışıyoruz. En son fuarda yaklaşık 40’a yakın yabancı katılımcı vardı. Özellikle Avrupa’dan üretici firmaları buraya davet ediyoruz. Bizim amacımız tam bir uluslararası fuar yapmak.
BAŞKANIM AFRİKA’YLA İLGİLİ BİR AÇILIM, FUARLA VE DERNEKLE İLGİLİ VAR MI?
Pandemi sonrası o bölgeden özellikle Kuzey tarafında ziyaretçiler geldi, ticarete de dönüştü. Ama onlar Çin’in tekrar açılmasıyla beraber maalesef oraya gittiler. Orada bir pazar oluşmuştu. Buradaki üreticiler de çok memnundu. Ama tabi onlar çalıştıkları yerlere geri döndüler ümidimiz Afrika Pazarı’nı tekrar kazanmak yönünde.
FAS’a B2B ziyaretimiz olacak. İstanbul Ticaret Odası ile birlikte üyelerimizi götürüp B2B görüşmeler yapacağız.
SEKTÖRDEN BİRİ OLARAK GENÇLERE, GİRİŞİMCİLERE VE YENİ FİRMALARA NELER ÖNERİYORSUNUZ?
Ara eleman, aranan eleman diyorum ben. Aranan eleman sorunumuz var elemanla ilgili herkesin sıkıntısı var. Mavi yakalısına da beyaz yakalısına da tüm birimlerde ihtiyacımız var. Bu biraz işi sevmekle de alakalı bir şey. Yeni nesil artık gençlik biraz yoğun işlere çok fazla kafa yormak istemiyorlar. Ama ayakkabı işi, yan sanayi işi, tasarım, çizim işi. Üç beş parçayı bir araya getirerek, bir ürünü oluşturma bu aşkla yapılması gereken bir şey. Mutlaka para arkadan gelecektir, ondan hiç şüpheleri olmasın. Herkes masa başı iş isterse herkes oturduğum yerde ben para kazanayım derse ayakkabıyı kim yapacak, tekstili kim yapacak?
Mutlaka buralara da bizler TASEV meslek okulumuz vasıtasıyla gerek sanayicilerimizi gerek iş adamlarımızı götürüp öğrencilere anlatıyoruz, anlatıyorlar, geldikleri yerleri anlatıyorlar, Neredeydik.. Nereye geldik… Bunlar tabii teşvik ediyor ama günün sonunda baktığımızda çok fazla emek gerektirdiği için yeni gençlikten açıkçası çok fazla umudum yok. Ama biz ne yapıyoruz? Biz diyoruz ki ya bakın bu işi seveceksiniz. Severek yapacaksınız. Severek yaparsanız arkasından paranızı da kazanırsınız. Çünkü bu işleri birileri yapacak iyi veya kötü.
En önemlisi de yüksek teknoloji ürün yani daha katma değerli ürün ve markalaşmaya yönelik ürünler yapmamız lazım. En büyük eksiklerimizden birisi de bu. O da milli bir duygu yaratabilir.
“Yere yerliyle basın” demiştik, yerli ürün giyinin, yerli ürün kullanın. Kendi markamızı da oluşturursak yarın, öbür gün daha fazla teşvik olabilir. Evet, kendi markamı oluşturuyorum ve kendi markam etrafta giyiliyor, kullanılıyor anlamında. Birazcık daha eski gelenekselleşmiş öğretiden ya da gelenekselleşmiş üretim sistemlerinden çıkmak gerekiyor. Her şeyi biz yapacağız diye bir şey yok. Dediğiniz gibi bir tasarım ofisi açarsınız, bir üretimle alakalı bir arge alanı açarsınız, orada da çalışabilir gençler.
ARANAN ELEMAN BULAMAZSANIZ NE YAPACAKSINIZ?
Gerekirse yurt dışında üretim yapacağız. Tasarımları burada yapacağız ama üretimi daha da artırmak için gerekirse diğer dünya markaları gibi bizde dışarıda üretim yaparız.
Çin’in iki elektrikli otomobil markası gümrük duvarını aşmak için nasıl ülkemize geldi ise ve birçok dünya markası ülkemize gelmeye hazırlanıyorsa. Biz de hem eleman bulmak hem de rekabet gücümüzü artırmak ve gümrük duvarlarını aşmak için gerekirse gideceğiz. Artık her şey global bu duyguyla bakmak lazım. O marka duygusuyla bakmak lazım işe. Markalaşırsak bence o kadar daha insanları bu işe tekrardan adapte edebiliriz. Ama bunun da en önemlisi yerli kullanmaktan geçiyor. Bakın kendi markanızı oluşturduğunuz da birinin ayağında görseniz hoşunuza gitmez mi?Bu duyguyla tekrardan sektöre genç istihdamı alırız diye düşünüyorum.
Tüm ayakkabı üreticisi firmalarımızı 13-16 Kasım tarihinde Aysaf Fuarımıza bekliyoruz.
GENEL
5 gün önceGENEL
6 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
7 gün önceEKONOMİ
10 Aralık 2024FUAR-ETKİNLİK-TURİZM
10 Aralık 2024RÖPORTAJ
10 Aralık 2024RÖPORTAJ
10 Aralık 2024