Lonca Business Network Medya Platformu olarak, İstanbul Ticaret Odası 81. Katı Yakıt Komitesi ve İTO Meclis Üyesi Hüseyin Akarçeşme ile gerçekleştirdiğimiz bu özel röportajda, kendisinin “Kömür Peşinde Bir Ömür” adlı kitabını ve kömür sektöründeki tecrübelerini konuştuk. Hüseyin Akarçeşme’nin hayatını ve mesleki serüvenini anlatan bu kitap, Anadolu’nun kadim kültüründen İstanbul’un ticaret hayatına uzanan bir öyküyü gözler önüne seriyor. Kitap gelirlerinin Giresun ili Çamoluk ilçesi Dolundas mahallesindeki Ali Dede Türbesi ve Mesire Alanı’nın ihyasına kullanılacak olması, bu eseri daha da anlamlı kılıyor.
Hüseyin Bey, bize önce kömür ve katı yakıt hayatınızı nerede başladı, nasıl başladı? Bu kömüre nasıl bulaştınız?
Ben 11 Kasım 1955’te Giresun’un Çamoluk ilçesi, Dulundas köyünde doğdum. 5 yaşında İstanbul’a geldim. Babam odun ve kömür ticaretiyle uğraşıyordu ve ben de bu işin içinde büyüdüm.
İstanbul Ticaret Odası’ndaki meclis üyeliğinizden ve katı yakıt komitesindeki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
99 yılından beri İstanbul siyasasında faaliyet halindeyim. 2005 yılındaki seçimlerde Murat Yalçıntaş Başkanla birlikte meclis üyesi oldum. Katı yakıt komitesinde doğal ve işlenmiş katı yakıtlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz. 70-80’li yıllarda yerli kömürün altın çağını yaşadığı dönemlerde kömür ticareti çok değerliydi. Ancak doğalgazın yaygınlaşmasıyla kömür sektörü büyük bir darbe aldı.
Kitabınız “Kömür Peşinde Bir Ömür” hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Kitapta neler anlatıyorsunuz?
Kitap, kömür sektöründe yaşadığım tecrübeleri ve anılarımı içeriyor. 1970’li ve 80’li yıllarda kömür sektörünün altın çağını yaşadığı dönemleri ve bu dönemde yaşadığım anıları yazdım. Birçok insan var, orada rahmetli olan var, yaşayan var. Onları iade etmiş olduk, onurlandırmış olduk. Sektöre büyük bir katkı verdiğimi inanıyorum. Bu kömürün bilinmeyenlerini yazmak, kömürün o dönemini yazarken kömürün kendisiyle ilgili bilinmeyenleri ve kömürün nerelerde kullanıldığını da yazmış oldum. Ayrıca, kömürün bilinmeyen yönlerini ve farklı kullanım alanlarını da kitapta ele aldım.
Kitabın geliri, Giresun ili Çamoluk ilçesi Dolundas mahallesinde bulunan Ali Dede Türbesi ve Mesire Alanı’nın ihyası için kullanılacak. Bu projeye katkıda bulunmak benim için büyük bir mutluluk.
Murat Yalçıntaş Başkanımdan başlayalım. 2005 ile 2013 yılları arasında Murat Yalçıntaş ile birlikte çalıştınız. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?
Murat Bey ile sekiz yıl boyunca çok güzel günlerimiz geçti. Birlikte çok faydalı projelere imza attık. Rahmetli babası, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş da benim çok sevdiğim ve birlikte bir şeyler paylaştığım değerli bir ağabeyimdi i. Kendisi bu kitap için sunuş yazısı yazmaya söz vermişti, ancak ben kitabı geciktirince rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin. Sonrasında Murat Başkan’a konuyu açtım ve o da büyük bir memnuniyetle sunuş yazısını yazdı.
Prof. Dr. Ömer Bolat Başkanımızdan da bahseder misiniz?
Prof. Dr. Ömer Bolat Başkanımızı hem MÜSİAD’dan hem de İstanbul siyasetinden tanırım. Kendisi çok değer verdiğim bir insandır. Kitabım için büyük bir memnuniyetle sunuş yazısı yazdı ve gerçekten de çok güzel bir yazı oldu.
Şekip Avdagic başkanımızın katkıları hakkında neler söylemek istersiniz?
Şekip Avdagic başkanımız da kitabıma katkıda bulundu. Kendisi, memleketim Çamoluk ile ilgili bilmediğim anekdotlar ekledi ve bu beni çok mutlu etti. Ayrıca, 2018 yılında çelik kasamız çalındığında bize çok büyük yardımları dokundu. Kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum.
Dostlar Divanı’ndan bahseder misiniz?
Dostlar Divanı, 20 yıldan fazla zamandır birlikte bir şeyler paylaştığımız bir meşveret yuvasıdır. Bizi bir araya getiren Sami Özey, kitabımda da sunuş yazısı yazdı ve beni onurlandırdı. Sağ olsun, var olsun.
Kitabınızın içeriğinden biraz daha bahseder misiniz? Hangi konuları ele aldınız?
Kitapta, doğum yerim olan Giresun’un Çamoluk ilçesi ve köylerinin tanıtımıyla ilgili önemli bilgiler var. İstanbul’a göç sürecimizi ve babamın odun ve kömür ticaretiyle uğraşmasını anlattım. Ayrıca, kömür sektörünün altın çağını yaşadığı dönemleri ve bu dönemde yaşadığım anıları yazdım. Kitapta, kömürün bilinmeyen yönlerini ve farklı kullanım alanlarını da ele aldım.
Babamın başarısının sırrı paylaşmak başlıklı bölümden bahseder misiniz?
Babam bize çalmayı değil, kazanmayı ve çalışmayı öğretti. Çok çalışmayı ve disiplinli çalışmayı aşıladı. Ayrıca, kazandığının büyük bölümünü insanlara vererek, ikram etmenin önemini vurguladı. Bu sayede biz de başarılı ve dürüst esnaflar olarak yetiştik.
Kitabınızın içeriğinde başka hangi konulara değindiniz?
Kitapta, Rusya gurbet kapısıymış, Ali okulunda Kürtçe öğrenmiş, Türkiye 1960 darbesiyle tanışıyor gibi başlıklar altında birçok farklı konuyu ele aldım. Ayrıca, Büyük Komunbaşı ve Halil Dede Türbesi gibi önemli yerleri de anlattım.
Kitabınızın içeriğine biraz daha değinmek istiyoruz. Hüseyin ağabey, takdim yazılarından sonra kitabın içeriğine göz attığınızda, birinci bölümde dikkat çeken başlıklar nelerdir?
Birinci bölümde, “Şehirde Büyürken Kaybolduk”, “Babamın Başarısının Sırrı Paylaşmak”, “Adı Değişmeyen Türk Köyü Dolundas” gibi başlıklar var. Örneğin, “Adı Değişmeyen Türk Köyü Dolundas” başlığı altında, köyümüzün adının neden değişmediğini ve bu ismin anlamını anlatıyorum. Dolundas, yuvarlak taş anlamına gelir ve bu ismin kökenini açıklıyorum.
Kitabınızda “Büyük Komunbaşı” başlıklı bir bölüm var. Bu bölümde ne anlatıyorsunuz?
“Büyük Komunbaşı” şu anda külliye olarak adlandırdığımız bir mesire alanıdır. Çamoluk’ta, Hakimtepe’de bulunan bu alanda Halil Dede Türbesi ve diğer önemli insanların mezarları bulunur. Babam yıllar önce burada bir çalışma başlattı ve ben de şimdi devam ettiriyorum. Orası ilim yuvası haline gelecek bir yer.
Kitabınızın ikinci bölümünde hangi konulara değiniyorsunuz?
İkinci bölümde, “Rusya Gurbet Kapısıymış”, “Ali Okulunda Kürtçe Öğrenmiş”, “Türkiye 1960 Darbesiyle Tanışıyor” gibi başlıklar var. Ayrıca, “Madam Victoria” gibi ilginç hikayeler de bulunuyor. Bu hikayeler, kömür sektöründe yaşadığım deneyimleri ve anıları içeriyor.
Tarihi binaların biraz sokağın içinde olduğunu söylediniz. Akar Çeşme’nin tarihinden bahseder misiniz?
Tarihi binalar biraz sokağın içinde, yani 50 metre kadar içeride kalıyor. Üç yol ağzında bulunan bu bölge, Akar Çeşme olarak bilinir. Çeşme de Akar Çeşme’dir ve Semiz Ali Paşa zamanında yapılmıştır.
1980 ihtilali dönüm noktanız olmuş. Bu dönemi ve petrol krizinin yerli kömürle nasıl aşıldığını anlatır mısınız?
1980 öncesi, mazotun karneyle verildiği dönemlerde Türkiye’de döviz darboğazı yaşandı. Bu dönemde İstanbul’un Kemalburgaz’da bulunan kömür ocaklarının faaliyetleri genişletildi ve yerli kömürle ısınma sağlandı. 20 yıl boyunca Türkiye, yerli kömürle ısındı ve bu dönemi atlattı. Sonrasında ithal kömür gündeme geldi ve daha sağlıklı kömürler kullanılmaya başlandı.
Kitabınızın üçüncü bölümünde Dünya Enerji Krizi ve Paris Anlaşması gibi konulara değinmişsiniz. Bu konular hakkında ne düşünüyorsunuz?
Avrupa Birliği ülkeleri, sanayi devriminden beri kömürü kullanarak gelişti. Ancak gelişmekte olan ülkelere kömür kullanmalarına izin vermiyorlar. Karbon ayak izi takibi, Yeşil Mutabakat ve Paris Anlaşması gibi girişimler, Avrupa Birliği’nin kendini koruma prensibine dayalıdır. Biz bu oyuna gelmemeliyiz ve kömürü kullanmaya devam etmeliyiz. Bugünün teknolojileriyle kömürü sıfır emisyonla kullanmak mümkün.
Küresel ısınma ve iklim krizi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Küresel ısınma ve felaket diye bir şey yok, küresel periyotlar var. Şu anda sıcak periyottayız, ancak belli bir zaman sonra buzullar tekrar donacak ve eski duruma dönecek. Bu dünya sürekli olarak periyotlar halinde değişim gösteriyor.
Kitabınızın dördüncü bölümünde hangi konulara değindiniz?
Dördüncü bölümde, İstanbul Ticaret Odası’ndaki yıllarıma ve Eyüp Sultan’da restore ettiğimiz Akar Çeşme’ye değindim. 1994 yılında Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, Eyüp Sultan’daki tarihi mekanları restore ettirme çalışması başlatıldı ve biz de Akar Çeşme’nin restorasyonunu üstlendik. 1999 yılında resmi bir törenle açılışı yapıldı ve o günden beri oraya ilgim hiç eksilmedi.
Kitabınızda Atatürk’ün usturasını çaldılar gibi ilginç hikayeler de var. Bu hikâyelerden bahseder misiniz?
Evet, kitapta birçok ilginç hikâye bulunuyor. Örneğin, Atatürk’ün usturasını çaldılar gibi ilginç olaylar ve kişisel deneyimlerimi paylaştım. Herkesin kendinden bir şey bulabileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Kitabınızda şoför tekerlemeleri ve kahveci-müşteri atışmaları gibi bölümler de var. Bunlardan örnekler verebilir misiniz?
Tabii ki. Örneğin, şoför tekerlemelerinden biri şöyle başlıyor: “Crank mili, piston kolu. Muavin isen, çevir kolu. Eksantrik, zıbıp açar. Karbüratör benzin saçar, distribütör de cereyan atar. Ancak senin gibi şoförler de aslına yapar.” Ayrıca, kahveci ve müşteri arasında geçen atışmalar da kitapta yer alıyor. Bu tür anekdotlar, kitabı daha eğlenceli ve ilgi çekici hale getiriyor.
Hüseyin Akarçeşme ile gerçekleştirdiğimiz bu röportaj, bize kömür sektöründe yaşanan zorlukları, dönüşümleri ve Akarçeşme’nin bu sektördeki uzun soluklu mücadelesini yakından görme fırsatı sundu. “Kömür Peşinde Bir Ömür” kitabı, sadece bir iş insanının hayatını değil, aynı zamanda Türkiye’nin ekonomik ve sosyal tarihine farklı bir pencereden bakmayı sağlıyor. Hüseyin Akarçeşme’ye bizlerle paylaştığı değerli bilgiler için teşekkür ediyor, kitabının ve projelerinin başarılarının devamını diliyoruz. Lonca Business Network olarak, iş dünyasına ilham veren bu tür röportajlarla sizleri buluşturmaya devam edeceğiz.
RÖPORTAJ
7 gün önceRÖPORTAJ
8 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
16 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
17 Mart 2025SİVİL TOPLUM KURULUŞU
17 Mart 2025RÖPORTAJ
17 Mart 2025RÖPORTAJ
17 Mart 2025