Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, İstanbul Ticaret Odası (İTO) İş Dünyası Buluşması’nda yaptığı konuşmada, 640 bini aşan üye ve 140 yıllık geçmişe sahip Oda’nın, Türkiye’nin son 20 yılda gerçekleştirdiği tüm atılımlarda, küresel ekonomi ve dünya siyasetindeki etkinliklerinin hissedilir oranda artırılmasında önemli katkısının olduğunu söyledi.
Birlikte aynı kararlılıkla yol almaya, yeni başarılar elde etmeye devam edeceklerini dile getiren Nebati, küresel ölçekte yaşanan pek çok sorunun Türkiye’ye farklı şekillerde yansıdığını anlattı.
Nebati, tüm bu sorunların kendileri için aynı zamanda türlü fırsat ve imkanlar barındırdığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şunu çok net bilmenizi isterim: Biz problemleri kesinlikle yok saymıyoruz; onları asla halının altına süpürme gibi bir niyetimiz de yok. Tam tersine kalıcı ve kapsayıcı çözümler üretmek için çalışıyoruz. Oluşan yeni koşullardaki fırsatları değerlendirmek için stratejik hamleler yaparak yolumuza devam ediyoruz. Kimsenin en ufak bir endişesi dahi olmasın. Gerekirse, ecdadımız gibi gemileri karadan yürütür yine de yolumuzdan, hedeflerimizden kesinlikle sapmayız.”
“ABD’DEKİ TOPLANTILARDA EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ ENFLASYONDU”
Bakan Nebati, ABD’de katıldığı G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı ile uluslararası kuruluşların Bahar Toplantıları’ndan bahsederek, toplantılarda en önemli gündem maddesinin enflasyon olduğunu, bu problemin daha fazla konuşulacağını söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle küresel büyüme tahminlerindeki aşağı yönlü revizelerin, toplantıların ikinci gündemini oluşturduğunu kaydeden Nebati, merkez bankalarının para politikasında sıkılaşmaya gitmesinin, gelişen ekonomilerde borçlanma maliyetlerini artırdığını, söz konusu gelişmenin üçüncü gündem maddesini teşkil ettiğini anlattı.
“İHRACATTA REKORLAR AÇIKLAMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, savaş, Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna’ya ihracatını olumsuz etkilese de bu ülkelerin toplam ihracattan sadece yüzde 3,9 pay aldığını, genele etkisinin sınırlı kalacağını bildirdi.
Türkiye olarak ihracatta son yirmi yılda sağladıkları pazar ve ürün çeşitliliği sayesinde yeni modeller geliştirmekte güçlük çekmediklerini dile getiren Nebati, “Nitekim savaşa rağmen martta tüm zamanların en yüksek ihracat rakamına ulaştık. Bu rekorları her ay açıklamaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Enerji hariç ihracatın ithalatı karşılama oranının martta yüzde 98,2’ye yükseldiğini aktaran Nebati, “Bu rakam bize enerji hariç ihracat-ithalatın dengelendiğini söylüyor. Geçen yıl ithal ettiğimiz enerjinin maliyeti bizdeki dengeyi bozuyor. Bunun olumsuz etkisini, ihracatımızı daha fazla artırarak, turizmdeki olumlu gelişmelerle, doğrudan ve dolaylı yatırımlarla en aza indirgeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Nebati, turizmde yüksek düzeyde ziyaretçi girişi olduğunu ve bunun artarak devam edeceğini kaydederek, son iki ayda çok güzel veriler olduğunu vurguladı.
“YATIRIMCILAR TÜRKİYE’NİN POTANSİYELİNE OLAN GÜÇLÜ İNANÇLARINI BİZLERLE PAYLAŞTI”
Bakan Nebati, her yıl düzenli olarak yapılan ve dünyanın dört bir tarafından maliye bakanlarının katılımıyla düzenlenen G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantılarına katıldıklarını anımsatarak, rutin olarak yılda 2 kez gerçekleştirilen bu toplantılarda birçok oturuma katıldıklarını; çeşitli ülkelerin bakanları ve merkez bankası başkanlarıyla, yatırımcılarla ve uluslararası kuruluşların yöneticileriyle verimli görüşmeler yaptıklarını söyledi.
Sorunlara karşı küresel iş birliği ve koordinasyonun önemini bir kez daha vurguladıklarını aktaran Nebati, ikili ve heyetler arası görüşmelerle ilgili bilgiler paylaştı.
Nebati, özellikle uluslararası yatırımcıların yoğun ilgisi karşısında Amerikan Ticaret Odası (AmCham), Uluslararası Mutabakat için İş Konseyi (BCIU) ve JP Morgan’ın düzenlediği üç farklı yatırımcı toplantısında reel sektör ve portföy yatırımcılarıyla bir araya geldiklerini kaydederek, Türkiye ekonomisindeki son gelişmeler ve ülkedeki yatırım fırsatlarına ilişkin kapsamlı bilgiler verdiklerini bildirdi.
Bu toplantılarda Türkiye’nin sahip olduğu avantajları anlattıklarına değinen Nebati, “Toplantılarda yatırımcılar, bölgesel dengesizliklerin ve pandemiyle oluşan coğrafi fırsatların da katkısıyla Türkiye’nin yatırım potansiyeline olan güçlü inançlarını bizlerle paylaştılar. Birçok şirket, bu fırsatları değerlendirerek bizlere Türkiye’deki yatırımlarını artırmak istediklerini açıkça ifade ettiler.” şeklinde konuştu.
“GERİ BİLDİRİMLER, ÜLKEMİZE YÖNELİK SERMAYE GİRİŞLERİNİN ARTACAĞINA İŞARET EDİYOR”
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, toplantılarda Türkiye’nin başarılı eurobond tahvil ve sukuk ihraçlarından övgüyle bahsedildiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: “Şubatta Londra’da yatırımcılarla gerçekleştirdiğimiz temasların ardından Washington toplantılarında aldığımız geri bildirimler, Türkiye’ye oldukça pozitif baktıklarına ve ülkemize yönelik sermaye girişlerinin önümüzdeki dönemde artacağına işaret ediyor. Yatırımcılar, ‘Türkiye’nin başarı hikayesinin’ giderek daha fazla dikkat çekeceğine inanmış durumda. Bırakın kronik kötümserler felaket tellallığı yapadursunlar. Tekraren söylüyorum biz gerekirse gemileri karadan yürütür, yine de hedeflerimize, hayallerimize ulaşmasını biliriz. Dünya, ‘Türkiye’nin önü açık’ diyorken bizim müzmin karamsarlar ‘battık, bittik edebiyatından’ bir türlü vazgeçemiyorlar. İnşallah bu kronik karamsarlık ve özgüven sorunu olan kardeşlerimizin bu hastalıklarına da yine biz şifa olacağız.”
“UYGUN KREDİLERLE SİZLERİN ÖNÜNÜ AÇIYORUZ”
Bakan Nebati, 20 Aralık’ta başlattıkları kur korumalı mevduat ve katılma hesaplarında bugün itibarıyla 782 milyar TL biriktiğini kaydederek, TL tasarruflarının artırılmasına yönelik birçok finansal ve vergisel adımın uygulanması kararı aldıklarını, mevduatların ortalama vadesini uzattıklarını; enflasyonun önemli bir belirleyicisi olan döviz kurunda istikrar sağladıklarını söyledi.
Altın tasarruflarını ekonomiye kazandırmak için başlattıkları uygulamalardan, Kredi Garanti Fonu kanalıyla sundukları desteklerden bahseden Nebati, “İhracat ve turizm yatırımlarını finanse etmek üzere 150 milyar TL’lik uzun vadeli ve düşük faizli kredi imkanını ilan ettik. Türk Lirası’na güvenin. TL üzerinden tarihi ucuz kredi ve uzun vadelerle sizlerin önünü açıyoruz.” diye konuştu.
Nebati, yenilenebilir enerjiye verdikleri destekler, kurumlar vergisinde yapılan indirim, kamuya iş yapan yüklenicilerin vergi borçları ile kamudan alacaklarının mahsup edilmesi, KDV iade süreçlerinin kolaylaştırılması, KDV’nin sadeleştirilmesi, asgari ücrette verginin kaldırılması, gıdada KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesi gibi, hayata geçirdikleri uygulamalardan bahsetti.
İş dünyasının kayıt dışı ekonomiyle mücadelede kendilerine olan desteğinden memnuniyet duyduklarını aktaran Nebati, fahiş fiyata, fiyat manipülasyonuna ve stokçuluğa asla izin vermeyeceklerini vurguladı.
Vergi alanında yaptıkları reformlardan bahseden Nebati, tüm süreçlerde reel sektörü dinleyerek hareket ettiklerini, onların taleplerini yerine getirmeye devam edeceklerini anlattı.
Nebati, “Enflasyon üzerinde kararlı adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Savaşımız enflasyonla ilgili olacak. Önemli adımlarımızın enflasyon belası nedeniyle görülmemesini istemiyoruz. Atmış olduğumuz bu adımlarla enflasyon beklentilerini günbegün iyileştireceğiz ve oluşan enflasyon ataletini de yine bizler kıracağız.” şeklinde konuştu.
“REEL SEKTÖRÜN FİKİRLERİ BİZİM İÇİN ÇOK KIYMETLİ”
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, politikaların şekillenme aşamasından son haline gelmesine kadar reel sektör ile istişare halinde olmaya devam edeceklerinin altını çizerek, “Sahada ter döken sizlerin fikirleri, eleştiri ve önerileri bizler için her daim çok kıymetli ve onları asla kulak arkası etmiyoruz. Aranızdan gelen bir iş insanı olarak, sizleri can kulağıyla dinliyor, ortak aklı üretip optimum sonuçları almak için sürekli koordinasyon içinde olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.” açıklamasında bulundu.
“Yarına yön veren lider ülke olma” yolunda karamsarlığa, çaresizliğe kapılmalarının asla söz konusu olamayacağını dile getiren Nebati, son 20 yılda her alanda elde ettikleri başarıların, gelecekte birlikte imza atacakları başarıların teminatı olacağını sözlerine ekledi.
“TÜM GÜCÜMÜZLE ENFLASYONLA MÜCADELEYE ODAKLANMALIYIZ”
Toplantının açılışında konuşan İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç ise İstanbul’un, Türkiye’nin milli hasılasının üçte birini ürettiğini, İstanbullu iş insanlarının dış ticaretin yüzde 50’sini gerçekleştirdiğini, Türkiye’nin vergi gelirinin ise yüzde 46’sının İstanbul’dan ödendiğini bildirdi.
Bakan Nebati’nin iş dünyasının en küçük sıkıntısını bile dikkatle dinleyip çözüm üretmek için seferber olduğuna şahit olduklarını belirten Avdagiç, “Sayın Bakanımız bize derdimizin ne olduğunu soruyor, bizi dinliyor ve bizim için çözüm üretiyor. Tedaviye odaklanmış gerçek bir doktor gibi davranıyor. Bugün de sizlerin sorularınızı cevaplamak, problemlerinize çözüm üretmek için aramızda olması; bunun en somut ispatıdır.” ifadelerini kullandı.
Avdagiç, dünya ekonomisinin sıra dışı günlerden, aylardan, hatta yıllardan geçtiğini ifade ederek, tüm gelişmiş ülkelerin enflasyona yenik düştüğü, gelişmiş Batılı ülkelerin son 41 yılın en yüksek enflasyon oranını yaşadığı, kaynakların iyice kıtlaşıp ateş pahası fiyatlara tırmandığı bir sürecin yaşandığını anlattı.
Salgınla başlayan, Rusya-Ukrayna savaşıyla devam eden küresel ekonomideki sis bulutlarının dağılmak yerine daha da yoğunlaştığını dile getiren Avdagiç, şöyle devam etti: “Böylesi bir dönemde Türkiye, bir tercihte bulunarak, ‘üretim, yatırım, istihdam ve ihracat’ odaklı bir ekonomik modeli uygulamaya soktu. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu, Sayın Bakanımızın yolunu açtığı ‘Türkiye modeli’, yüzlerce defa denenmişi yeniden denemeye odaklı reçetelerden farklı bir yaklaşım getiriyor. Biz de bu ekonomik modeli destekliyoruz. İnanıyoruz ki hükümetin uygulamaya soktuğu tedbirlerle Türkiye, bu küresel kriz sürecini en az zarar, hatta başarıyla atlatacaktır.
“ENFLASYONLA MÜCADELEDE MEYDANI, HER DÖNEMDE ORTAYA ÇIKABİLEN FIRSATÇILARA BIRAKAMAYIZ”
Şekib Avdagiç, Türkiye ekonomisini diğer ülke ekonomilerinden ayrıştıran özelliğin, yükseliş dönemlerinde kayıpları ziyadesiyle telafi edebilme gücü olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Bu süreçte bizim ihtiyaç duyduğumuz en önemli şey; üretimin devamı, ticaret ve ihracatın aynı ivmeyle sürmesi için gerekli olan elverişli iklimin muhafaza edilmesidir. Bunu sağlayacak şartlar ise istihdam üzerindeki yüklerin indirilmesi, makul vergi oranları, hukuksal reformlar gibi unsurların yanı sıra enflasyonla mücadeledir. Bundan sonra tüm gücümüzle enflasyonla mücadeleye odaklanmalıyız. Enflasyonla mücadeleye, sadece hükümetlerin görevi olarak bakmıyoruz. Bu mücadelede başarı ancak bütün toplum kesimlerinin sorumluluğu, dayanışması ve fedakarlığı ile sağlanabilir. Biliyoruz ki enflasyonda, piyasadaki fiyat gelişmeleri kadar, fiyatlara ilişkin beklentiler de önemli rol oynuyor. Paniğe kapılarak ileriye yönelik fiyatlama davranışlarını abartmak, beklenti marjlarını olağanın üzerine taşımak yarar değil, toplumun tüm kesimleri için zarar getirir.”
Avdagiç, fiyatlama davranışlarında sağduyu, sorumluluk anlayışı ve ahlaki duruşun korunması gerektiğini belirterek, enflasyonla mücadelenin; Türk tüccarının, üreticisinin, esnafının, dairesini kiraya veren ev sahibinin de imtihanı olduğunu, meydanın, her dönemde ortaya çıkabilen fırsatçılara bırakılmaması gerektiğini söyledi.
İş ahlaklarının gereğinin böyle davranmak olduğunu vurgulayan Avdagiç, “Fırsatçılarla işini yapmaya çalışan tüccarın titizlikle birbirinden ayırt edilmesi son derece önemlidir.” dedi.
“İSTİHDAMI TEŞVİK ETMEK İÇİN TEDBİRLERİN DEVAM ETMESİNİ ARZU EDİYORUZ”
Avdagiç, İTO meclis üyeleri ile meslek komitesi üyelerinin talep ve beklentilerini 10 madde ile sıraladı.
Hükümetin aldığı hızlı karar ve düzenlemelerin, iş dünyasına güç ve güven verdiğini ifade eden Avdagiç, “Biz de özel sektör olarak üretim ve istihdam kapasitemizi arttırmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Bu arada, hükümetin istihdamı destekleyen, üretimi teşvik eden tedbirleri pandemi döneminde çok işe yaradı. 2020 yılı başından bu yana istihdama tam 2,6 milyon kişi dahil oldu. Biz istihdamı teşvik etmek için bu tedbirlerin devam etmesini arzu ediyoruz.” şeklinde konuştu.
İş dünyasının rekabetçiliğini artıracak, enflasyonla mücadeleye olumlu yansıyacak unsurların başında girdi maliyetlerinin düşürülmesinin geldiğini vurgulayan Avdagiç, şöyle devam etti: “Küresel piyasalarda pandemi ve savaş sebebiyle yükselen emtia fiyatları, maliyetler üzerinde yükseltici etkide bulunmuştu. Bunu dengelemek için girdi maliyetleri üzerindeki vergi vesaire gibi unsurlarda düzenlemeler çok önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın asgari ücret üzerindeki vergi yükünü kaldıran yaklaşımı, buna olumlu bir örnektir. İş dünyası olarak özellikle istihdam üzerindeki yükler noktasında hala gidilecek yolumuz olduğuna inanıyoruz. Ücret üzerindeki yüklerin net maaşa oranını belirten vergi takozu göstergesinde OECD ortalaması yüzde 24,4 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 38,2. Buradan azaltılacak her yük, ilave istihdam, yatırım ve vergi olarak yine ekonomimize dönecektir.”
“KDV İNDİRİMİNİ ENFLASYONLA MÜCADELEDE ÇOK DEĞERLİ BULUYORUZ”
Şekib Avdagiç, sektörlerde ciddi oranda devreden KDV yükü bulunduğuna dikkati çekerek, “Ham madde, ara madde temini ve ürün satışı sırasındaki KDV farklılıkları nihai ürünlerdeki KDV teşvikleri ile daha da artmış durumda. Bir başka ifadeyle girdi faturaları yüksek oranlı KDV’den alınıp indirim sebebiyle düşük oranlı KDV’den fatura edilince işletmelerde ciddi bir KDV yükü birikiyor. İş dünyası üzerindeki bu yük de enflasyonu olumsuz etkilemektedir.” dedi.
KDV iade mekanizmasında ciddi iyileşmeler olmakla birlikte iade süreçlerinin hızlandırılmasının kendileri için son derece önemli olduğunu vurgulayan Avdagiç, bu bağlamda KDV alacaklarının, şirketlerin kamuya olan vergi ve SGK gibi ödemelerine mahsup edilmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Avdagiç, çeşitli sektörlerde uygulamaya konulan KDV indirimini enflasyonla mücadelede çok değerli bulduklarını ifade ederek, bu konuda sektörlerden gelen indirim taleplerini şöyle sıraladı: “Sağlık hizmetleri ve sağlık malzemeleri sektörleri, yeme içme ve tatlı ürünleri sektörü, optik sektörü ile konaklama tesisleri eğitim amaçlı kiralamalarda KDV’nin yüzde 1 olmasını istiyor. Kağıt sektörü kağıttaki ile e-kitap, sesli kitap, veri tabanları, eğitim portalları ve diğer hibrit çözümlerde, saraciye ürünleri sektörü küçük saraciye ürünlerinde; kitap, kırtasiye ve kağıt sektörleri 1. hamur kağıtta; otomotiv sektörü ikinci el araç satışında; yatak sektörü yatak süngerinde; konaklama tesisleri spor amaçlı kiralamalarda KDV oranının yüzde 8 olarak uygulanmasını talep ediyor. Ayrıca, kitap ve kapak kağıdında; e-kitap, sesli kitap, veri tabanları, eğitim portalları gibi uygulamalarda yüzde 18’lik KDV’nin kaldırılması arzu ediliyor. Son olarak, döküm ve metal işleme ile gözlükçülük ve saatçilik sektörlerimiz de KKDF muafiyeti bekliyor.”
“YEMEK KARTI BEDELİ ÇALIŞANIN BANKA KARTINA ÖDENMELİ”
İTO Başkanı Avdagiç, kamuyla iş yapan işletmelerin önemli beklentileri olduğunu aktararak, yeni fiyat farkı kararnamesi için şükranlarını sunduğunu dile getirdi.
Kararnamede fiyat artışları nedeniyle mağduriyet yaşayan firmalara bir fark ödemesi yapılacağını, sektörlerin süre uzatımı talebinin de karşılanacağını gördüklerini belirten Avdagiç, “Sektörlerin talebi, bu konuyu gündemden kalıcı şekilde kaldırıyor. Çünkü enflasyona oranlı olarak otomatik güncellenecek dinamik bir fiyat farkı kararnamesi hazırlanmasını istiyorlar. Ayrıca, tasfiye hakkı için tamamlanma oranının yüzde 50’ye çekilmesi talep ediliyor. Bir de fiyat farkı kararnamesine bilişim sektörünün de dahil edilmesi arz ediliyor.” şeklinde konuştu.
Sağlıkçıların da dinamik fiyat farkı kararnamesine benzer şekilde SGK ödemesinin dışında fark ücreti alınmayan hizmetlere yönelik otomatik bir artış düzenlemesi talep ettiğini aktaran Avdagiç, kamu hizmet taşeronlarının, kıdem tazminatı karşılığının kamu tarafından alt işverenlere ödenmediği hallerde kendilerine rücu edilmemesi talebinde bulunduğunu aktardı.
Yeme içme sektörü ile birlikte çalışan kesimin büyük kısmını doğrudan ilgilendiren “yemek çeki” konusuna değinen Avdagiç, şunları kaydetti: “Çalışanlara verilmiş hak olan yemek kartı ya da diğer adıyla yemek çekleri uygulamada hem hizmet verenler için hem de hizmet alanlar için yüksek komisyon oranları ve kural dışı uygulamalar sebebiyle maliyeti yükseltiyor-karı düşürüyor. Enflasyona da olumsuz etki ediyor. Yemek kartı bedelinin cari uygulamaya alternatif bir şekilde, çalışanın bu amaçla oluşturulan banka kartına ödenmesini mümkün kılacak bir sistemin devreye alınmasını bir kez daha talep ediyoruz.”
Avdagiç, “üreten Türkiye” için yeni yatırımlara ihtiyaç olduğunu ifade ederek, “Kapasite kullanım oranımız yüzde 80’lere dayanmış durumda. Bu nedenle yüksek oranda ithalata bağımlı olan sanayi kollarında küçük ve orta ölçekli yerli yatırımların teşvikine ihtiyaç duyuyoruz. Yerli yatırımlara finansman desteğinin artırılması ve daha uygun maliyetli kredi imkânı sağlanması bizim için çok önemli.” ifadelerini kullandı.
Otomotiv ve bağlantılı sektörlerin araç alım-satımı ve bağlantılı konulara ilişkin çeşitli düzenleme beklentileri olduğunu aktaran Avdagiç, bunları “ÖTV matrahlarının dönemsel olarak düzenlenmesi, kayıt dışı ticaretin önlenmesi, kiralama sektöründeki kullanım sonrası satıştaki KDV oranı” şeklinde sıraladı.
“TÜRKİYE’Yİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİNDEN BİRİ YAPMAK, TEMEL ÖNCELİĞİMİZ”
Şekib Avdagiç, Rusya-Ukrayna savaşının ticari hayatı etkilediğini belirterek, şöyle devam etti: “Üyelerimizin ve bu bölgede ticaret yapan firmalarımızın taleplerini çeşitli kereler dile getirdik. Sizin de gayet yakından bildiğiniz bu zorlukların bir an evvel çözülmesi için desteklerinizi bekliyoruz. İstanbul iş dünyası olarak önemli bir talebimiz daha var. İstanbul’da kurulu olan sanayi tesislerinin; yeni teknoloji ile hat yenileme ve bu kapsamda kapasite artırma, Yeşil Mutabakat’a yönelik üretim araçlarında yapılacak yatırımlarının teşvik kapsamına alınması için desteğinizi istirham ediyoruz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, devletin Yeni Kızıl Elması’nı, “Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapmak” olarak açıkladığını hatırlatan Avdagiç, “İş dünyası olarak biz yeni hedefi heyecanla karşılıyoruz, ‘Kızıl Elma’ya’ ulaşmayı reel sektörün temel önceliği kabul ediyoruz. Ayrıca Kızıl Elma’ya bizi götürecek olanın da kamu ile özel sektör arasındaki sıkı iş birliği ve kopmaz bağ olduğuna inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Nebati’nin katılımcıların taleplerini dinlediği ve sorularını yanıtladığı toplantının ikinci kısmı basına kapalı gerçekleştirildi.
RÖPORTAJ
3 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
07 Ekim 2024ŞİRKET HABERLERİ
07 Ekim 2024GENEL
07 Ekim 2024GENEL
07 Ekim 2024ŞİRKET HABERLERİ
07 Ekim 2024RÖPORTAJ
07 Ekim 2024