
15 Aralık 2025 Pazartesi

“İstanbul’un kalbi Fatih’te, sadece ticaretin değil, köklü bir esnaflık kültürünün ve toplumsal dayanışmanın izini sürüyoruz. Bu hafta LONCA Medya olarak konuğumuz, ticaretin ahlaki ve sosyal boyutunu yaşam felsefesi haline getirmiş bir isim; Tuğrul Kuyumculuk Yönetim Kurulu Başkanı, İstanbul Kuyumcular Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve FAGİDER Başkan Vekili Sayın Tuğrul Dirier. Fatih’in sokaklarından yardım tırlarına, 15 Temmuz demokrasi nöbetlerinden Gelinlik Festivali’ne kadar uzanan bu geniş perspektifte; esnaflığın sadece bir ‘kazanç kapısı’ değil, bir ‘şehir sorumluluğu’ olduğunu Kuyumculuk sektöründeki başarısını, sivil toplumdaki fedakârlıkları ve “Fatih esnafı” olmanın getirdiği o ağır sorumlulukla harmanlayan Dirier ile ilham verici bir yolculuğa çıkıyoruz.
* Sayın Dirier, sizi ve bu köklü geçmişi tanıyarak başlayalım. Tuğrul Dirier kimdir ve Tuğrul Kuyumculuk’un Fatih serüveni nasıl şekillendi?
Ben Tuğrul Dirier. İstanbul’un kalbi Fatih’te uzun yıllardır kuyumculuk mesleğini icra ediyorum. Bugün Tuğrul Kuyumculuk markasıyla; Fatih Camii’nin manevi atmosferinde, Fevzipaşa Caddesi üzerinde üç ayrı mağazamızla hizmet vermekteyiz. Sektörel sorumluluğum gereği aynı zamanda İstanbul Kuyumcular Odası Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütüyorum. Ancak benim için Fatih’te bulunmak sadece ticari bir faaliyet değildir; bu semtin sosyal, kültürel ve insani dokusuna katkı sunmak, omuzlarımızda taşıdığımız bir onur borcudur.
* Sizin sıklıkla vurguladığınız bir kavram var. “Fatih’te esnaf olmak” sizin için tam olarak ne ifade ediyor?
Fatih’te esnaf olmak, sabah kepenk açıp akşam kapatmaktan çok daha derin bir anlam taşır. Burada esnaf; mahallenin güvenidir, zor zamanlarda ilk kapısı çalınandır, dert ortağıdır ve gerektiğinde toplumdaki pürüzleri gideren bir arabulucudur. Biz Tuğrul Kuyumculuk olarak, markamızı büyütürken bu kadim “ahilik” ve sorumluluk bilincini her zaman en ön planda tuttuk.
* Sivil toplum ve mesleki kuruluşlardaki çalışmalarınızın hacmi oldukça geniş. Bu sorumluluk ağından bahseder misiniz?
Şehre hizmetin farklı mecraları olduğuna inanıyorum. Bu doğrultuda AK Parti Fatih İlçe Yönetim Kurulu Üyeliği, Fatih Kızılay Başkan Yardımcılığı ve Fatih Yeşilay İlçe Başkanlığı gibi kritik görevlerde bulundum. Şu an aktif olarak FAGİDER (Fatih Girişimci İş Adamları Derneği) Başkan Vekilliği görevimi sürdürmekteyim. Ayrıca Tarihi Yarımada Girişimci İş Adamları Derneği’nde Genel Sekreterlik, Adil Efendi Vakfı ve Uluslararası İnsani Yardımlaşma Vakfı yönetim kurullarında da görev alıyorum. Tüm bu unvanlar benim için birer makam değil, Fatih’e ve insanımıza olan sevdamızın birer hizmet aracıdır.
* Sosyal destek ve yardım faaliyetlerinizde oldukça sistemli bir çalışma yürüttüğünüzü biliyoruz. Neler yapıldı bu süreçte?
Yardımlaşma bizim kültürümüzün özüdür. Fatih’te her yıl yaklaşık bin ihtiyaç sahibi aileye düzenli erzak desteği sağladık. Kızılay bünyesinde her yıl 500 gencimizin eğitimine bursla katkı sunduk. Sadece yerelde değil, küresel mağduriyetlerde de sahadaydık. Suriye savaşının ilk yıllarında semtimize sığınan mülteciler için yardım merkezleri kurduk. Özellikle Bayır-Bucak Türkmenleri ağır saldırı altındayken, Fatih Camii önünden 5 tır dolusu kışlık malzeme ve mutfak ekipmanını bizzat sevk ettik.
* Türkiye’nin en zorlu sınavlarından biri olan 15 Temmuz sürecinde, Fatih esnafı olarak nasıl bir duruş sergilediniz?
O gece ve sonrasındaki “Demokrasi Nöbetleri”nde Vatan Caddesi’nde adeta bir gönül köprüsü kurduk. Kurduğumuz iki büyük çadırda, 27 gün boyunca kesintisiz bir şekilde 470 bin kişiye erzak ve ikram dağıtımı gerçekleştirdik. Yeşilay İlçe Başkanı ve Kızılay Başkan Yardımcısı kimliğimle sahadaydım; ancak o an mesele görev değil, milletin yanında dimdik durabilmekti.
* Fatih’in o meşhur Ramazan ruhunu yaşatmak adına neler yapıyorsunuz?
Ramazan, Fatih’te bir başka yaşanır. Binlerce hemşehrimizin bir araya geldiği, esnafın mahalleliyle, sivil toplumun devlet büyükleriyle aynı kaba kaşık salladığı iftar ve sahur sofraları kurduk. Bu sofralar, sadece bir yemek organizasyonu değil; birliğimizi, beraberliğimizi ve kaynaşma kültürümüzü çelikleştiren manevi buluşmalardır.
* Esnaflar arasındaki rekabeti “kardeşliğe” dönüştürme vizyonunuzdan ve sosyal faaliyetlerinizden de bahsedebilir misiniz?
Esnafın sadece ticaret yaparken değil, hayatın her alanında omuz omuza olması gerektiğine inanıyorum. Bu bağı güçlendirmek için kayak tatilleri, yat gezileri gibi sosyal organizasyonlar düzenledik. En önemlisi, esnaflar arasındaki küslükleri gidererek rakip algısını “kardeş” algısına dönüştürdük. Çünkü biz birlikte güçlüyüz.
* Toplumsal acılara karşı gösterdiğiniz refleks de oldukça dikkat çekici. Terör olayları sonrası sergilediğiniz duruşu anlatır mısınız?
Acıda tek yürek olamayan, sevinçte birleşemez. Taksim, Beşiktaş, Dolmabahçe ve Vezneciler’de yaşanan hain terör saldırıları sonrası Fatih esnafı olarak hemen bu bölgelere gittik. Ziyaretlerimizle ve bıraktığımız çelenklerle, teröre karşı birliğimizi ve dayanışma irademizi en gür sesle haykırdık.
* Kamu kurumlarıyla olan diyaloglarınız esnafa nasıl yansıyor?
Belediyemiz, kaymakamlığımız ve emniyet birimlerimizle sürekli bir koordinasyon içindeyiz. Cadde düzenlemelerinden güvenlik sorunlarına kadar her konuda esnaf ile kamu arasında dengeleyici, birleştirici bir “balans noktası” görevi görüyoruz. Sorunları krizleşmeden, diyalogla çözüme kavuşturuyoruz.
* Bir de Fatih’e damga vuran FAGİDER Gelinlik Festivali var. Bu vizyon projenin hikâyesi nedir?
FAGİDER’i kurduğumuzda temel gayemiz Fatih’in ticari gücünü kültürel zenginliğiyle taçlandırmaktı. Gelinlik Festivali bu hayalin ürünüdür. Edirnekapı’dan başlayan, içinde klasik otomobillerin, geleneksel kıyafetlerin ve atlı gelinlerin olduğu muazzam bir kortej hazırladık. Fevzipaşa Caddesi o gün gerçek bir kültür sahnesine dönüştü.
* Bu festivalin bölgeye ve sektöre katkısı ne oldu?
Festival sayesinde Fevzipaşa Caddesi sadece bir alışveriş mekânı olarak değil, bir kültürel hafıza noktası olarak anılmaya başlandı. Organizasyonumuz 12 ana haber bülteninde yer alarak Fatih’in pozitif ve kültürel imajını ulusal ölçekte zirveye taşıdı.
* Tüm bu yoğun çalışmaların, projelerin ve mesainin tek bir cümleyle özeti nedir?
Tek bir cümlem var: “Eğer Fatih’te yaşıyorsak, Fatih’e karşı ödenmesi gereken bir sorumluluğumuz vardır.” Esnaf yalnız kalırsa zayıflar ve ayrışır; bir araya gelirse aşamayacağı engel yoktur.
* Son olarak, Tuğrul Kuyumculuk sizin için neyi temsil ediyor?
Tuğrul Kuyumculuk benim için sadece bir ticari marka değil; Fatih’te esnaflıkla, dayanışmayla ve şehir kültürüyle harmanlanmış ömürlük bir yolculuğun adıdır. Kariyerim boyunca tek bir ilkeyle hareket ettim: Dükkân açmak kolaydır, ancak “Fatih’te Esnaf” kalabilmek zordur.
Fatih’in sadece taşını toprağını değil, insanını ve esnaflık ahlakını da baş tacı eden Sayın Tuğrul Dirier ile gerçekleştirdiğimiz bu söyleşinin, tüm iş dünyasına “önce insan, sonra ticaret” ilkesini hatırlatmasını umuyoruz. LONCA Medya olarak, değer üreten isimleri sizlerle buluşturmaya devam edeceğiz.
Sayın Dirier, gerek yoğun sivil toplum çalışmalarınız gerekse esnaflık kültürüne dair sunduğunuz bu vizyoner perspektif için çok teşekkür ederiz. LONCA Business Network olarak sizi ağırlamak, tecrübelerinizden faydalanmak bizim için büyük bir keyifti.
Ben de bu nazik davetiniz ve keyifli sohbet için LONCA ekibine gönülden teşekkür ederim. İş dünyasını böylesine nitelikli bir platformda bir araya getirmeniz çok kıymetli. Tüm izleyicilerinize ve okurlarınıza Fatih’ten selamlarımı sunuyorum.