Zorun zoru bir dönemden geçiyoruz. Bir kez daha anladık ki bu dünyada bir şey götüremiyormuşuz. Götüremediğimiz gibi saniyeler içinde hayatımız alt üst olabiliyor ve sevdiklerimizi kaybedebiliyor, yaşadığımız şehri tanıyamaz hale geliyor, bir yudum suya bir lokma ekmeğe muhtaç olabiliyor muşuz?
Öyleyse bu mal hırsı, “daha çok, daha çok” hırsı, karşındakinin hakkını vermeme, normal zamanlarda yapılan desteği yok sayma, “hep ben kazanayım, nasılsa bana gönüllü destek veriyor” düşüncesi niye? Binlerce insan helalleşemeden hayatını kaybetti. Ahirete kaldı. Üç- beş kuruş için değer miydi?
Şimdi “değmezdi” diyecek herkes. Ama önemli olan kendine dönüp bakmak. “ Ben hiç hak yedim mi, telafi etmem gereken zamanda hatamı telafi ettim mi, birilerinin gönül kırgınlığı var mı” diye kendine sormak lazım.
Bu ince düşünceler toplumda ve iş dünyasında çoktan gitti. Yaşananlardan ders alınacak mı? Ders alacaklar elbet çıkacaktır ama bu ders almayı yaşam biçimi haline getirmedikçe sonrasında unutulacaktır.
Esnaf ve ticaret yapanlar tartıda, fiyatlandırmada ne kadar doğru? Hizmet sektöründe olanalar hep müşterisine doğruyu mu söylüyor? Eleman çalıştıran çalışanının hakkını veriyor mu? Gönüllü destek verenlerin gönlü alınıyor, bir teşekkür ediliyor, hatırı önemseniyor mu?
Kaba, dayanıksız ama süslü binaları yaptığımız sürece bu ince konuları aklımıza getirmemiş olacağız. Bozulma sadece inşaat sektöründe değil ki her yerde. Herkes farkında, herkes değişimi ve ahlaklı çalışmayı bir diğerinden bekliyor. Kendini de “sütten çıkmış ak kaşık “ olarak görüyor.
İş yapma davranışımızı, hak, hukuk, ahlak algımızı ve alışkanlıklarımızı sorgulamadıkça biz daha bu derslere çok devam ederiz. Kimsenin bir diğerine hakkını helal etmediği bir ortamda herkes felaketten nasibini er ya da geç alır.
Geçmişte Ahilik değerleri neden önemliydi? Kimsenin kimsede hakkının kalmaması için önemliydi. Toplum odaklı bir sistem ve ahlak anlayışıydı. Bu gün ahilik konusunu kendine reklam ve çıkar malzemesi yapanlar, Ahilik kuralına uymadan iş yapıp ahiliği diline dolayanlar bunun ne kadar farkında?
Demek ki daha farklı çalışmalı, daha farklı iş yapmalıyız. Her şeye sil baştan bakmalıyız, Başımız sıkışmadan, felaket yaşamadan dayanışmalıyız.
Sözün özü, Afetten ders aldık mı?
Öğr. Gör. Tümay MERCAN
Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B./Yönetim/İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com Twitter: @tumaymercan /Facebook: Tümay Mercan
YASAL UYARI: Yazarın yazısının kopyalanması yasaktır. Yazı, sadece http://esnafbulteni.com/ ’ye link verilerek kullanılabilir. Alıntıda kaynak gösterilmelidir. Aksi taktirde kanuni işlem yapılacaktır.
RÖPORTAJ
3 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
07 Ekim 2024ŞİRKET HABERLERİ
07 Ekim 2024GENEL
07 Ekim 2024GENEL
07 Ekim 2024ŞİRKET HABERLERİ
07 Ekim 2024RÖPORTAJ
07 Ekim 2024