Niyet, bir işi Allah rızası için yapmayı kalpten geçirmektir.
İş ya kalple, ya dille veya diğer organlarla yapılır.
Kalbimizle yaptığımız işler, niyet ve düşüncelerimizdir.
Dilimizle yaptıklarımız konuşmalarımızdır.
Organlarımızla yaptığımız işler de fiil ve davranışlarımızdır. Sözler ve davranışlar çoğu zaman niyete bağlı olduğu için, iyi niyet, bazen başlı başına bir ibadet olur.
Ameller yani yapılan işler niyete göre değer kazanır sözü, çoğu zaman organlarımızla yaptığımız işleri kapsar. Yoldaki bir taşı, insanlara zarar vermesin düşüncesiyle ve sevap kazanmak ümidiyle kaldırıp atmak bir ibadet sayılır. Birinin malını meşrû olmayan yollardan elde etmeye karar vermişken, Allah korkusuyla bu düşünceden vazgeçmek de aynı şekilde sevap kazanmaya vesile olur.
Kalbinizden geçirdiğiniz düșünce, o kadar önemlidir ki; bir insanın yemek yemekteki niyeti; kuvvet kazanıp, Allah’a ibadet etmek, sağlıklı olup; dine, vatana, insanlara faydalı olmak için olursa, onun yemek yemesi bile ibadet sayılır. Yok, eğer yemek yemekteki niyeti, günah işlemek için kuvvet kazanmak olursa ve bu kötü niyeti gerçekleştirirse günaha vesile olması sebebiyle kendine azap olur. Nitekim Peygamber Efendimiz (S.A.V.) buyurdu ki; “Allah iyiliklerin ve fenalıkların yazılmasını emretti. Bir kimse bir iyilik yapmaya niyetlenir de yapamazsa, Allah kendi katında o kimse için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer hem niyetlenir, hem de o iyiliği yaparsa on iyilik sevabı yazar ve bu sevabı yedi yüze ve daha fazlasına kadar çıkarır. Ve eğer fenalık yapmaya niyetlenir de sonra vazgeçerse, Allah onun için tam bir iyilik sevabı yazar. Eğer kötü işe hem niyetlenir, hem de onu yaparsa, Allah o kimse için bir günah yazar.” (Müslim, Îmân, 74; Buhârî, Salât, 227; İsrâ ve Mîraç, 1551)
“Ameller ancak niyetlere göredir”
Resûl-i Ekrem (Buhârî, “Bed’ü’l-vahy”, 1)
Her şahıs için ancak niyet ettiği amel vardır. Niyet, bir işi yapmaya azmetmek, ne için yaptığına karar vermektir. Müslüman, her eylemin, her amelin başında niyet etmelidir. Çünkü amelin Allah’ın katında varlık kazanabilmesi, anlam kazanabilmesi için niyet şarttır. İmam Gazali; ‘niyetsiz amel meşakkattir’ demiştir.
Peygamberimizin buyurduğu gibi müminin niyeti, zaman ve önem bakımından amelinden önce gelir. (Taberânî, VI, 185-186;)
Hac niyeti olmadan Mekke’ye giden insanın yaptığı amelde, ibadet değeri olmaz. Allah-û Teâlâ niyet eksikliği yüzünden kulun amelini rahmetiyle kabul edebilir. Ama kâide, niyeti tam yapmaktır, diğeri Allah’ın ihsanıdır. İhsan ettiğinin yanında mutlak adalet sahibi olduğunu da unutmamak gerekir. Cenab-ı Hakk’ın ihsanı sınırsızdır. Ama yapılan amelin karşılığını adaleti icabı verir.
Gün içerisinde yapılacak her eylemin Allah katında değerinin olması için, o amelle Allah’ın rızasını kazanmaya niyet etmek gerekir. Sünnet olan kalben niyetlenmektir. Kişinin yapacağı ameli kalbinden geçirmesidir. İnsanın kalbinden geçeni melekler bile duymaz. Sadece Allah Teâlâ ve amele niyetlenen bilir. Dil kalbin tercümanıdır. Kişi sadece kalp ile niyet ettiği zaman tercüman kullanmamış olur. Ameli de direkt Allah’la kul arasında bir amele dönüşmüş olur. Mubahları ibadete çevirmek bu şeklide kolaylaşır. İşte o zaman her anınız ve ameliniz, Allah katında ibadet seviyesinde anlam kazanır. Sizin üzerinde durmanız ve pratiğe çevirmeniz gereken çok önemli bir mevzudur.
Her davranış için ayrı ayrı niyet edilmelidir. Sürekli besmeleyle Allah’la bağlantı halinde olunmalıdır. Bu kolay değildir. Gafletten uzak olmayı gerektirir. Sürekli Cenabı Hakk’ı zikretmek, hatırda tutmak ve yaptığı her işi onun için yapmayı şuur haline getirmek, gayret gösterdikçe istikrar kazanılacak bir durumdur. İşte böylece 24 saat ibadete dönüşmeye başlar. Her dakika, her nefes, her adım, her yudum, her bakış, her tutuş ibadet haline gelmiş olur. Bunları kazanmak bir insan için büyük bir şuur terbiyesi, kalp terbiyesi gerektirir.
Kalpten geçen düşünceler, iyi niyete dayandığı zaman Allah katında değer kazanır. Bu esnada kalbin uyanık ve şuurlu olması gerekir.
Allah-û Teâlâ’nın bizlere müjdeci bir elçi olarak gönderdiği Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.), “Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.” buyurmaktadır. (Buhârî, Bed’ü’l-vahy 1)
Bakınız! Cenab-ı Hakk’ın rahmetine; bir insan sevap kazanmaya niyet ederse, o sevabı yapmasa bile, niyeti iyi olduğu için yani hüsnü zan sahibi olduğu için sevap kazanıyor. Aynı kişi günah kazanmaya niyet edip, sonradan vazgeçerse, vazgeçtiği için yine sevap kazanıyor. Allah’ım sen ne büyüksün, sen rahmansın, rahimsin, merhamet sahibisin. Sana ne kadar şükretsek azdır.
Selâm ve duâ ile
–HACI ARICI–
GENEL
7 gün önceGENEL
8 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
8 gün önceEKONOMİ
12 Aralık 2024FUAR-ETKİNLİK-TURİZM
12 Aralık 2024RÖPORTAJ
12 Aralık 2024RÖPORTAJ
12 Aralık 2024