Eğitim, herkesin üzerinde fikir yürüttüğü bir konudur. Eğitimin ana malzemesi ve hedefi insandır. Eğitime en muhtaç varlık insandır. Aile, kreş, anaokulu, ilk-orta ve yüksek öğretim kurumlarında yüzlerce eğitimcinin aktarmaya çalıştığı bilgi ve beceriler insana bir kişilik ve kimlik kazandırmaya yöneliktir. Verilen eğitimin etki ve değeri, kişilik ve değer yargılarının olgunlaşması ile anlaşılır.
İnsanoğlunun tarih sahnesine çıkmasından bu yana en büyük uğraşı; maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılayıp; daha rahat, mutlu ve huzurlu bir hayat standardına ulaşma noktasında olmuştur. Dünya milletleri ile rekabet, kalkınma ve mutlu bir toplum olmanın yolu da eğitimden geçmektedir.
İnsanın kişiliğini, dünya görüşü ve hayat anlayışını belirleyen en temel etken, inanç ve değer yargılarıdır. Bu nedenle eğitimin en çetrefilli meselelerinden birisi, inanç ve değer yargılarını oluşturmaya yönelik faaliyetlerdir. Değer yargıları, bir milletin kolektif hafızasının ve müşterek geçmişinin ürünü olarak, çok uzun bir süreçte oluşur. Dolayısıyla sun’î değişim çabaları sonuçsuz kalmıştır.
Eğitim sistemimizin her kademesinde çözülmesi gereken problemler vardır. Bu problemler, eğitim politikamızdaki yanlışlardan, maddi imkânsızlıklara kadar uzanan çok geniş bir sahayı kapsar. Memleketimizin en önemli problemlerinden biri olan kültür problemimiz, hemen her meselemizin ana sebebi, eğitim sistemimiz ve politikamızdaki, sıkıntıların önemli sebeplerinden biridir.
Değer yargılarının en önemli kaynağı Dini hükümlerin, en temel gayelerinden birisi, insanoğlunu bütün boyutlarda yetiştirip eğitmek ve onu tekâmüle ulaştırmaktır. Eğitim sahasında hiçbir gerçek görmezden gelinemeyeceği için, değer yargılarımızın kökü İslam dininin değerleri de dikkatten uzak tutulmamalıdır.
İslamî eğitim ve terbiye metodu; insanî duyguları arıtıp temizleme, onu makul ve doğru bir mecraya doğru yönlendirme esasına dayalıdır. Bu hedefe ulaşma yolunda, tam bir basiretle insan olgunlaştırılmaya çalışılır. Akıl ve tefekkürün ulaşabildiği bütün alanlarda; yüce ve eşsiz İslâm dininin hüküm ve prensiplerinin sağlam, tutarlı ve güvenilir çehresi, olanca parlaklığıyla kendisini göstermektedir. Fakat hakikati kabul etmek istemeyene hiçbir delilin fayda vermediği de acı bir gerçektir.
Eğitim faaliyeti, sadece okul ile sınırlandırılacak olursa verimsizlik kaçınılmazdır. Basın-yayın organları, televizyon ve internet de bu eğitim anlayışını destekleyip güçlendirmelidir. Aksi halde sağlıklı bir hedefe yöneltilmeyen enerji, kaos ortamında boşa çıkar. Buna ana hatları ile kültürel çevre diyebiliriz. Kültürel çevre ve kodlar, eğitim anlayışını güçlendirmelidir.
Kültürel çevrenin yanında öğrenci velileri, arkadaşlar, tanıdık ve akrabalar gibi insan çevresi de aynı eğitim hedefine yönelmelidir. İnsanların eğitim ve öğrenmeyi ihtiyaç görmesi çok önemlidir. Gelişim için; “Herkes için sürekli eğitim seferberliği”ne ihtiyaç vardır. Bu noktada “Ana-Baba Okulu” projesinin başarılı olmasını diliyoruz. Zira cehalet, öğrenme ihtiyacının bittiği anda başlar.
Eğitimden maksat kişisel bütünlüğe ulaşmış, dengeli, verimli insanlar yetiştirmektir. Kişisel bütünlük, bilgi yüklemekle değil, bilgiler ışığında kendini geliştirme iradesiyle olur. Yani eğitimin hedefi, davranışı olumlu yönde geliştirmek, insanı olgunlaştırmaktır. Eğitimin hedefi de, şahsiyet sahibi, vatana ve millete faydalı olacak insanlar yetiştirmektir.
Tutarlı ve verimli hayat, eğitimin güzel sonuçlarındandır. Eğitim faaliyet ve teknikleri, insan hayatıyla ne kadar çok ilgilenir, onun ihtiyaçlarına fiilen ne derece hizmet ederse o kadar canlı bir rol üstlenmiş olur. Bu gerçekler göz önünde bulundurularak, yerli, milli, hayırlı, verimli eğitim ve öğretimler temennisiyle…
RÖPORTAJ
16 saat önceRÖPORTAJ
7 gün önceRÖPORTAJ
29 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
02 Kasım 2024ŞİRKET HABERLERİ
02 Kasım 2024GENEL
02 Kasım 2024GENEL
02 Kasım 2024