Râsûlullâh Efendimiz (S.A.V) bir gün:
“Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?” diye sordu. Ashab (ra):
“Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!” dediler. Râsûlullâh (S.A.V):
“Hayır,” dedi,
“Gerçek pehlivan öfkelendiği zaman, nefsine hâkim olabilen kimsedir”
buyurdu. (Müslim, Birr 106, 2608)
Hadis-i Şerif, Kur’an’da müttâkîlerin özelliklerinden sayılan “öfkeyi yenme” hususuna işaret etmekte ve gerçek gücün, duyguların kabardığı zamanda insanın kendisini kontrol edebilmesi olduğunu bildirmektedir. Cenab-ı Hâk takvâ sahiplerinin özelliklerini sayarken, şöyle buyurur:
“Onlar, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler ve insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever.”
(Âl-i İmran Sûresi, 134)
Öfke, aşırı kızgınlığı ifade eden tepkisel bir ruh halidir. Hayatta birçok olumsuzlukla karşılaşan insanın hiç öfkelenmemesi elbette mümkün değildir. Fakat öfkeyi kontrol altına almak, zor olsa da mümkündür, gönül dostları…
Sabırsız ve tahammül seviyesi düşük insanların en belirgin özelliklerinden biridir öfke. Öfkesine yenik düşen insan, adetâ kendini kaybeder ve ağzından çıkanları, kulağı duymaz olur. İnsanlar öfke anında kendilerini o kadar kaybederler ki adetâ bambaşka bir insana dönüșüverirler. Öfkesini dizginleyemeyen insan, bu rûh haliyle normal düşünemez, mantıklı hareket edemez, daha sonra pişman olacağı şeyler yapabileceği gibi, telâfisi mümkün olmayan zararlara da yol açabilir.
Bu konuda; “Öfke rüzgar gibidir, bir süre sonra diner; ama bir çok dal kırılmıştır bile.” buyurmuştur Hazreti Mevlâna…
Ne kadar da doğru söylemiştir…
Öfkeye hâkim olmak, nefsine hâkim olabilmenin bir sonucudur. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, kendisine karşı sorumluluk bilinci gelişmiş, muttâkî kimselere ve inananlara sâbretmeyi tavsiye etmiştir.
(Şûrâ Sûresi, 42/43)
Düşünmeden bir anlık öfke patlaması ile karşıdaki kişiye söylediklerimizle, o kişiyi rencide etmiş oluruz ve kırılan kalp te bir daha eskisi gibi olmayabilir dostlarım. Her ne kadar özür de dileseniz, o kişi sizi affettim de dese, yaptığınızı unutmayabilir ve söylediğiniz sözler aklından çıkmayabilir.
Nasıl kırılan bir bardak eski haline dönemiyorsa, kırılan kalp te öyledir. Onun için ağzımızdan çıkan her söze, her cümleye çok dikkat etmeli ve kibar bir insan olmalıyız…
Öfke, böyledir iște… Kasırganın ardından harap olan bir şehre benzer etkileri. Ve her öfke sonunda pişmanlıkla ve kaybedilen ya da ağır yara alan dostluklarla sona erer. Bu yüzden atalarımız “Öfke ile kalkan zararla oturur” demişlerdir. Eğer zarar etmek istemiyorsak, biraz olsun kendimize hakim olmaya çalışalım ve öfke anında adetâ bir ölü gibi olmaya çalışalım, hemen aşırı tepkiler vermeyelim.
Öfkeyi kontrol etmek.,insanın duygusal varlığından özveride bulunmasıdır. Öfkeyi yutmak ise, manevi bir davranıştır. Bu davranışın sonucunda, insanın iç dünyası, güven ve imanla dolmaktadır. Benlikteki öfke ateşinin sönmesi, gönüldeki güven ve imanın güçlenmesine neden olmaktadır. Yunus Emre’ye göre takvâlı insan, gönlünü her zaman öfkeden uzak tutan insandır. Ona göre gönül Allah’ın evidir ve Allah’ın, öfkenin var olduğu bir yerde olması söz konusu değildir. Allah katında makbul olan ise; öfkeden uzak, temiz bir zihin ve gönüldür.
Sabâh şerifleriniz hâyrun’nûr olsun Sevgili Gönül Dostlarım…
Gününüz, ömrünüz şen, gönlünüz hâyırlarla ve hûzurla dolu geçsin. Gönül huzuru, hepimizin yoldaşı olsun. Sağlık ve âfiyetimiz dâim olsun. Râbb’imiz yaşadığımız zulümleri tekrar göstermesin bizlere. Allah yâr ve yardımcımız olsun. Mübârek Cuma’nın hayrı, nuru, rahmeti, feyzi ve bereketi üzerimize olsun inșaallah…
Selâm ve dua ile
— HACI ARICI —
GENEL
7 gün önceGENEL
8 gün önceSİVİL TOPLUM KURULUŞU
9 gün önceEKONOMİ
12 Aralık 2024FUAR-ETKİNLİK-TURİZM
12 Aralık 2024RÖPORTAJ
12 Aralık 2024RÖPORTAJ
12 Aralık 2024